10 Ocak 2016 Pazar

Kraliçe'nin Şehri LONDRA



Eminim bu rotayı siz de çok seveceksiniz. Bugün dünyanın en önemli şehirlerinden biri olan Londra’dan yazıyorum. Londra da İstanbul gibi. Herkesin farklı bir Londra’sı olabilir. Hyde Park, Trafalgar Square, Buckingham Palace, London Eye, Victoria Memorial…Ne kadar yazarsak yazalım Londra’da uzun bir gezilecek yerler listesi yapılabilir.

Londra’da 4 günlük süremiz içinde biz gezmemiz gereken her yeri gezdik ama bazıları çok yüzeysel oldu. Ama böyle büyük şehirlere en az 5-6 kez gelmek gerekiyor diye düşünüyorum. Ben Londra’ya 3.kez gelmiş oldum daha öncekiler akademik programlar içindi bu sefer gerçekten gezmek için geldik ailecek, böylesi daha güzel. İnsan sevdikleri ile beraber olunca gezmek daha keyifli.

Biz gezmeye Hyde Park’tan başladık burada yapay bir göl var adını sanırım The Serpentine gezmek hatta spor yapmak için ideal bir yer. Biz gölün kenarında mola verip İngiliz çayı içtik. Bir İngiliz Türkiye’den geldiğimizi öğrenince İstanbul anılarını anlattı ve neden sizde her gittiğimiz yerde apple tea, apple tea diye soruyorlar, İngilizler elma çayı içmez ki diyerek, kikirdedi, açıkçası pek hoşlanmadım tipinden. Ben onunla sohbeti devam ettirmek yerine The Sepentine gölündeki kuşları izlemeye daldım, insana huzur veriyor doğa, şehrin ortasında yaban hayatı ne kadar güzel değil mi aziz dostlar!




Gölün etrafında akşama kadar döne döne oturabilirim ama çocuklar hareketli. Hyde Park’tan devam ediyoruz karşımızda bir anıt var adı Albert Memorial. Sonra oradan devam edince Londra'nın ünlü konser salonlarından Royal Albert Hall var. Keşke bizde de olsa diyorsunuz. Saat 3:30’a doğru Buckingham Palace'a  geldik, etkilenmemek elde değil. Önünde 2 adet heykel ve terbiye edilmiş 2 aslan duruyor. Kapısında kraliyet arması var. Sarayın önünde Beyaz mermerden heykel ve altın kaplama başka bir heykel. Sarayın önü turistlerle dolu. Kara kalpaklı kırmızı üniformalı süslü kraliyet askerleri ve onları izleyen kalabalık. Koca bir yeşil alan ve ortasında Buckingham Palace var. Kraliçe Sarayda mıdır baba dedi benim küçük çocuk, nerden bileyim yavrum dedim, kraliçe bu Saray’dadır komşuya gidecek hali yok deyince bizim grup gülmekten kriz geçirdi, ben de şaşırdım.
Victoria Memorial  hani o Buckingham Palace’ın önündeki o heykel ihtişamlı duruyor. Bu anıt Kraliçenin bahçelerinin merkezine özellikle mi yapılmış bilmiyorum. 1911 senesinde tamamlanmış. Heykeltıraşı Sör Thomas Brock'muş. Çevresini  Aston Webb adında bir mimar düzenlemiş her yer mermer. Anıt tepesinde dürüstlük meleğini barındırıyor. Vay vay vay, meleğe bak sen! Yeni Zelandalılar hediye etmiş kraliçeye.

Kraliyet atlı birliklerinin yanından geçiyoruz. Bir anıt daha gördüm ama ismini hatırlamıyorum Piccadilly Circus’a geliyoruz. Kapitalizm denen şeyi görüyorsun devasa relam tabelaları, her yer ışıl ışıl. Anteros heykeli mitoloji severlerin ilgileneceği bir anıt. Bildiğini üzere, Eros’un zıdd bir mitolojik kahramandır kendisi. Afrodit ve  Ares’in çocuğudur.


Trafalgar Square Londra denilince akla gelen başka bir mekân.  Londra'nın en ünlü meydanlarından birisidir. Etkinlikler, konserler burada yapılıyor. Trafalgar Meydanı'nda sokak müzisyenlerini sık sık görüyorsunuz.  Sonra White Hall derken akşam oluyor. Biz otele dönüyoruz. Birkaç yer daha gördük ama o da başka bir blog yazı olacak galiba.

Downing Street, İngiltere Başbakanı'nın ofisi "Number 10" bu sokakta yer almakta. Parlamento Binası ve Big Ben saat kulesini göreceksiniz Westminster Abbey'i görebilirsiniz. Hatta kraliçe onuruna yapılan bu saat kulesi neden Big Ben diye anılıyor bilmiyorum Big Ben kuledeki çanın ismidir. Bu saat kulesinden esinlenen dünyaca ünlü bir saat markası 60 adet saat üretip kraliçenin tahta çıkışı onuruna üretti ve kapışıldı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder