Fransız
Rivierası blog yazıma nerden nasıl başlasam diye düşünüyorum. Biz buraya Paris’ten
geldik. Paris çok bilinen bir şehir anlatmak gereği duymuyorum. THY ile Paris’e
geldik 2 gün kaldıktan sonra Riviera denilen bölgeden ilk şehrimiz Nice oldu. Nice
anlatmadan Vize kısmında size bir detay anlatacağım bizim vizemiz olmasına
rağmen pasaport polisi bizi çok uğraştırdı. Kuyruk aldı başını gitti. Bu bölgeyi
3 gün boyunca geziyoruz. Çok faklı bir yer, çok faklı bir havası var. Tipik
Akdeniz memleketi bana hitap ediyor.
Burada Hotel Brice diye bir yerde kalıyoruz. Hanımlara bol bol alışveriş
yaptılar. Bazen otelin merkezden uzak olmasını dilemediğim zamanlar olmuyor
değil!
Hasan Bey ve
eşi Müge Hanım ve bizim çocuklarla Promenade des Anglais'deki caddede yürüyüş
yapıyoruz. Yürümek insanı rahatlatan bir eylem. Buradan Marche Aux Fleurs yani
çiçek pazarını geziyorum. Bir birinden şık hanımlar beyler var burada. Ortalık
zengin Fransız ve zengin tusrist kaynıyor sanki bana öyle geldi. Place du
palais de justice yakınlarındaki bir kafede kahve içiyoruz. Kafenin ortamı çok
faklı yüksek tavanlı ve çok kalabalık bir mekân ama yine de sevdim. Kahvemizi
içtikten sonra Chateau
de Nice yani Nice şatosuna çıkıp fotoğraflar çektik bizde fotoğrafı çocuklar
çekiyor daha çok. Manzara muhteşem azizim! Nice sahille İnin turkuaz rengine hayran
kalıyorum.
Çağdaş
sanat müzesini geziyoruz şehir merkezinde sonra tekrar çocuklar için alışverişe
yöneliyoruz. Avenue Jean Medecin caddesi alışveriş cenneti. Ayaklarım yoruldu
otele dönmek istiyorum ama rahber turumuzun devam ettiğini söylüyor bir şeyler
de kaçırmak istemiyorum açıkçası. Rehberimiz Ercan son derece efendi ve bilgili
bir çocuk rehberlik mesleğini aşkla yaptığını söyleyebilirim. Akşam otele döndüğümde
yatacak yer arayacağım kesin.
5.
Günümüzde Eze kasabasını gezip Monaco’ya geliyoruz. Eze ile ilgili hatırımda
kalan güzel şeyler ünlü düşünür Nietzsche ve şahane ara sokak manzaraları. Gerçekten
bu köyde yaşanır diyorum. Monaco filmlere şarkılara konu olmuş şehir. Güzel
olmaz mı! Güzel. Burada meşhur Monaco Sarayını gördük, güzel bir yapı, bence
mütevazi de. Askerlerin nöbet değişimini
izledik Japonlar yine fotoğrafta video da, belki de Koreliler bilemeyeceğim.
Monaco’yu tepeden görüyoruz, liman yatlarla dolu, manzara bana İzmir’i
hatırlattı nedense. Ege’yi mi özledim ben!
Monaco’dan
sonraki Durağımız Monte Carlo lakin bu şehri pek tutmadım. Kumar da ilgimi
çekmediği için benim için vasat bir şehir olarak kaldı. O yüzden detay da
yazmıyorum. Cannes aktiviteler Festivaller şehri, bak burası Riviera’ya yakışan
bir şehir. Sahil boyu caddesi, palmiyeleri ile insana Akdenizde oluğunu hissettiriyor.
Cannes’da bir birinden ünlü mağazalar var, mekanik bir saat istiyorum. Fiyatını
sordum yüzüm ekşimiştir kesin. Ama aramızda kalsın! Sahili bile insanın içini
açmaya yetiyor. Öğle yemeğinde canım Fransız usulü az pişmiş biftek istiyor,
yanında kırmızı şarap çocukların gözü üzerimde çok kilo almışmışım bu
tatillerde. Onlardan da bir şey gizlenmiyor. Genç olsak göbeğimizi içe çekerek
yürürdük. Son olarak buradan aziz dostum Engin'e de selamlar azıcık reklamını da yapayım, her şeyimizle ilgilendi sağolsun Turco Travel bize burda da pervane oldu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder